SÖZLÜ HALK KÜLTÜRÜ
Fıkralar, hayatın yaşanmışlıklarının günümüze kadar anlatıla gelmesidir. Bunlardan dersler alınır, hayatın tecrübesinden dersler çıkartılır. Küçük öykü niteliğinden olan güldüren ve güldürürken düşündüren sevecen söylemlerdir.
Onun için insanlarımız, konuşmanın başında dikkat çekmek için bir fıkra ile konuşmaya başlar.
Konuşurken dikkati dağılan dinleyicilerin yeniden dikkatini toplamak için arada bir fıkra anlatılır.
Sözlü halk kültürünün toplumla buluşan anlatımlarla, geçmiş ve gelecek yaşamı şekillendirmesine yardımcı olur.
Bugün de iki güzel fıkra paylaşmak istiyorum sizlerle…
****
Küçük çocuk babasına sormuş baba biz nasıl dünyaya geldik?
Baba:
Maymundan yavrum, demiş…
Çocuk inanmamış ve annesinin yanına gitmiş:
Anne, biz insanlar nasıl dünyaya geldik?
Anne:
Adem ve Havvanın nesilleriyiz oğlum, demiş…
Çocukta:
Babam maymundan geldik diyor ama…
Bu defa da Anne:
Yavrum o babanın soyu bizi ilgilendirmez…
******
Bir akıl hastanesine bir başhekim atanmış. Başhekim hastaneyi gezip gözden geçirirken, bir kapının önünde eğilmiş, anahtar deliğinden içeriye bakan bir deliye rastlamış…
Neye baktığını anlamak için, deliyi itip anahtar deliğine kendisi bakmış.
Kenara itilen deli:
-İlahi doktor, ben tam yirmi yıldır bakıyorum da bir şeycik göremedim. Sen hemen bir dakika bakmakla ne görebileceksin ki sanki…
Herkese hayırlı, huzurlu, mutlu günler diliyorum.