

Tolga Birgücü yazdı: Çocuklara bunu yapmayın!!!
Samsun’da kamu okulları görünmeyen ama derinleşen bir sosyal kriz yaşıyor.
Kâğıt üzerinde her şey yolunda gibi görünse de, sınıf sıralarında bambaşka hikâyeler yazılıyor.
Tiyatroya, müzeye, sinemaya, ören yerlerine yapılan gezilerde artık tek bir kriter geçerli: “Parayı veren gider!”
Bugünün Türkiye’sinde, kamu okullarındaki öğrenciler sosyal ve kültürel etkinliklere katılımda eşit değil, bütçesine göre ayrıştırılıyor.
Ailesinden para gelen çocuk tiyatro izliyor, müze geziyor, belki de Çanakkale’ye gidip tarihi yerinde öğreniyor.
Fakat ailesi ekonomik sıkıntı yaşayan, ya da günü kurtarmaya çalışan bir çocuğun böyle bir hakkı olmuyor.
Sessiz.
Mahcup.
Suskun.
Burada ne okul müdürünü, ne öğretmenleri, ne de il milli eğitim yöneticilerini suçluyorum.
Onlar da sistemin çarkları arasında kalmış insanlar.
Suç, bu sistemi sürdüren anlayışta.
Suç, eğitimi hâlâ “paran varsa erişebilirsin” mantığıyla yürütmeye çalışan düzende.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın taşradaki bir okula sosyal etkinlikler için ayırdığı bütçeyi sorun!
Yok denecek kadar az.
Yeterli olsa bu yazıyı yazmazdım...
Neyse...
Dönüp ülke gündemine bakın: Devasa araçlar, şatafatlı törenler, milyarlarca lira harcanan temsil giderleri. Eğitimde eşitlik mi? Kağıt üzerinde.
Gerçekte çocuklarımız arasında sessiz bir ayrımcılık yaşanıyor.
Bu tarz eleştiriler yapılınca hemen savunma refleksiyle başka kurumlar hedef gösteriliyor.
“Ama Diyanet’in makam aracı var, ama camilere şu kadar bütçe ayrılıyor.” Hayır!
Bu yazının konusu bu değil!
O ayrı bir kırık !!!
Ben kendi çocukluğumla kıyaslıyorum.
O dönemde de durum farklı değildi, ama biz artık değişmeliyiz.
Bu çağda hâlâ bir çocuğun sinema izleme hakkı “harçlık” meselesine bağlı olmamalı!
Okullarda pide günü yapıldığında, “tüm çocuklar eşit yesin” diyerek havuz sistemi kuruluyor.
Harika.
Ama o pideyi yerken, babasının para veremediğini bilen çocuk içten içe mahcup oluyor.
Bir şey demiyor, ama içine atıyor.
O mahcubiyet bazen hayat boyu peşinden gidiyor.
Yapmayın bunu çocuklarımıza.
Ülkede eğitim sistemi, öğrenciler arasında ayrım yapıyorsa, o sistem adil değildir.
Eğer bir çocuk, ailesi ekonomik olarak güçlü değil diye tiyatro izleyemiyorsa, arkadaşlarıyla birlikte gezi otobüsüne binemiyorsa… o ülkede para ile eğitim yapılıyor demektir.
Ve bu, açıkça söylüyorum: vicdansızlıktır.
Bu düzene artık bir dur deyin. Çocukların onurunu, öz güvenini, hayal dünyasını “katılım payı” gibi ya da adına ne derseniz artık siz deyin, basit ama etkili bariyerlerle yıkmayın.
Bu sistem değişmeli.
Eğitim, paranın değil aklın, vicdanın ve eşitliğin ışığında yürümeli.
Parayı veremeyen çocuklar da düdüğü çalabilmeli…
Aksi halde sadece bilgi değil, çocukların ruhu da ayrımcılığa uğrar.
Yazıktır. Günahtır.
Ve bu düzen, değişmek zorundadır.
Sevgi ve saygıyla...