

Tolga Birgücü yazdı:Önce baltayla sonra ateşle!
ÖNCE BALTAYLA
SONRA ATEŞLE!
Güzel Samsun'umun Kavak ve Havza ilçeleri arasında yer alan, yemyeşil doğasıyla bölgenin akciğeri konumundaki Sıralı Dağlar yani medyada Şahin Dağları adıyla bilinen bölge, yabancı sermayenin altın hırsına kurban edildi.
Kanadalı maden şirketi Eldorado Gold’un Türkiye’deki taşeronu TÜPRAG Metal Madencilik, bu eşsiz coğrafyada altın arama faaliyetleri yürüterek doğaya onarılması güç yaralar açtı.
2019’da başlayan çalışmalar neticesinde binlerce ağaç kesildi, derin sondaj kuyuları açıldı ve köylerdeki su kaynakları kurudu.
Yer altındaki zenginliği ortaya çıkarmak adına yapılan bu faaliyetler, yer üstündeki yaşamı mahvetti.
Samsun'un Sıralı Dağlar'ı, doğanın yüzyıllardır sakladığı zenginliğiyle değil, artık yaşadığı tahribatla anılıyor.
Senaryo her zaman aynı!
Kazdağları’nda benzer bir doğa katliamına imza atan Alamos Gold’un izinden giden Eldorado Gold, burada da bilindik taktiğini uyguladı. İddia şu; Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu'ndan kaçınmak için bölgeyi küçük parsellere böldü ve her birine ayrı ayrı ruhsat alarak faaliyetlerini yürüttü.
Sonuç? Talan edilen ormanlar, kirlenen sular ve geri dönüşü olmayan ekolojik yıkım…
Üstelik bu süreçte kesilen ağaçların, tarımın göz bebeği Çarşamba Ovası’na sokulan Oltan ve Köleoğlu adlı enerji şirketine ait biyokütle enerji santralinde yakılacağı iddiaları da cabasıydı.
Yani anlayacağınız doğa iki kez katledildi: ÖNCE BALTAYLA, SONRA ATEŞLE!
Şirketin açtığı sondaj kuyularının 6'sından altın bulduğu iddiası da var. Ancak gerçek şu ki, bu altın Türkiye’ye fayda sağlamayacak.
Çünkü çıkarılan maden yabancı şirketlerin kasasına gidecek, geriye ise siyanürle zehirlenmiş topraklar, kurumuş su kaynakları ve yok olmuş bir ekosistem kalacak.
Erzincan İliç’te yaşanan felaketin ardından doğaya verilen zararın boyutları çok daha net görülmüşken, Şahin Dağları’nda yapılan bu çevre tahribatına dur demek için geç kalınmamalı.
***
Samsun Kavak-Havza Şahin Dağları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Av. İlhan Ayrancı’yla yıllardır tanışırız, dertleşiriz. Dün de uzun uzun konuştuk. Yüreği de emeği kadar büyük... Saygılarımı sunuyorum kendisine...
Sayın Ayrancı'nın vurguladığı gibi, bu süreç yalnızca bugünün değil, geleceğin de meselesidir.
Siyanürle ayrıştırılan toprak, altın çıkarıldıktan sonra doğaya geri bırakılıyor ve bu siyanür havada 360 gün asılı kalabiliyor. Yani bugünün rantı için yarınlarımız zehirleniyor.
Üstelik Şahin Dağları, Yeşilırmak, Kızılırmak ve Mert Irmağı’nı besleyen önemli bir su havzası. Burada yapılan her doğa tahribatı, yalnızca bölgeyi değil, tüm Samsun’u ve çevresini etkiliyor.
Gözümüzün önünde bir doğa harikası yok edilirken, yetkililerin sessizliği de düşündürücü. Türkiye’nin dört bir yanında doğa talanı sürerken, ne yazık ki benzer senaryolar tekrar tekrar sahneleniyor.
Bugün Şahin Dağları, yarın başka bir bölge… Eğer bizler bu yıkıma ses çıkarmazsak, çocuklarımız sadece kitaplarda ormanları, dereleri ve temiz havayı okuyacaklar. Bu altın hırsına, bu talana ‘dur’ demek artık bir zorunluluk.
Şahin Dağları’nın üstü altından daha değerliydi ama bunu anlayan kim?
İş işten geçmeden, doğamıza sahip çıkmalıyız.
Çünkü kaybettiklerimizi yerine koymak mümkün olmayacak.
Yarın görüşmek üzere.
Sevgi ve saygıyla…