ÇÜRÜK DÜZEN!
Dün sevgili Ercan Üslü ile beyin fırtınası yapıyorduk. Malum ana gündem Ekrem İmamoğlu ve Silivri'ydi...
"Yerel ile ilgili elimizde ne var?" diye sordum kendisine; halk pazarlarımız ve halk ekmek noktalarımızdan iç acıtan görüntüler ve notlar paylaştı.
***
Şöyle başlayayım!...
Malumunuz, ülkemizde pek çok alanda olduğu gibi ekonomik sıkıntılar da her geçen gün daha derinleşiyor. Bir zamanlar en temel gıda ürünlerine kolayca ulaşabilen vatandaş, bugün pazarlarda çürümüş sebze ve meyveye muhtaç hale geldi.
Samsun’da halk ekmek satış noktalarında oluşan uzun kuyruklar ve çürük sebze tezgahlarının etrafındaki yoğunluk, ekonomik kriz gerçeğinin en somut göstergesi.
Üç kuruş daha ucuza ekmek alabilmek için saatlerce bekleyen, pazarlarda bozulmuş sebze arayan insanlar, artık sistemin en büyük mağdurlarıdır.
Muhalefetin yaptığı açıklamalar da bu vahim tabloyu gözler önüne seriyor. İYİ Parti Samsun İl Başkanı Hasan Aksoy, halkın bu durumunu sert bir dille eleştirerek, iktidarın vatandaşları yoksulluğa mahkûm ettiğini belirtti.
Yıllardır süregelen ekonomik politikaların sonucu olarak bugün insanlar, temel gıdaya erişmekte bile zorlanıyor.
Bir ülkenin vatandaşları çürümüş sebzeye muhtaç hale gelmişse, orada ekonominin iyi gittiğini söylemek mümkün müdür?
Tabii ki değildir!
Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Salih Şen’in ifadeleri ise bir başka gerçeği gözler önüne seriyor. Büyükşehir Belediyesi’nin halk ekmek satış noktalarını bir hizmet olarak sunması, aslında bir başarısızlık göstergesidir.
İnsanlar ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta bekliyorsa, burada bir sorun var demektir. Ekonomi politikaları halkın refahını değil, derinleşen yoksulluğunu gösterir hale gelmiştir.
Pazarda çürümüş domatesin 15 TL’ye satılması ise adeta bir trajedi. Eskiden çöpe atılan meyve ve sebzeler, bugün tezgâhlarda alıcı buluyor.
Bunun nedeni ise insanların artık en temel gıda maddelerine bile erişememesi. Gelir düzeyi giderek düşerken, gıda fiyatları fahiş oranda artıyor. Bir yanda şatafat içinde yaşayan bir azınlık, diğer yanda bir kilo domates alabilmek için çürük tezgâhlarına hücum eden milyonlar…
Bu manzara, sadece ekonomik bir krizi değil, sosyal bir çöküşü de gösteriyor. İktidar yetkilileri her fırsatta ekonominin iyiye gittiğini söylese de, sokaktaki gerçekler bambaşka bir hikâye anlatıyor.
Tenceresini kaynatamayan, çocuğuna sağlıklı gıda sunamayan milyonlarca vatandaş, bu yanlış yönetimin en büyük mağduru olmaya devam ediyor.
Ancak her karanlığın bir aydınlığı vardır.
Adaletin, hakkaniyetin ve ekonomik refahın sağlandığı bir ülke için umudu kaybetmemek gerekiyor.
Çünkü bu ülke, bu millet, çürümüş sebze ve bayat ekmekle yaşamaya mahkûm değildir.
***
Dün aynı zamanda, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için üyelerinin sandığa gittiği gündü. Bu süreç, parti içi demokrasinin işleyişi kadar, ülke genelindeki siyasi atmosfer açısından da büyük önem taşıyordu.
Üye olmayanların bile sandık başına giderek İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan yana oy kullanması, geniş bir kesimin bu sürece katılım gösterdiğini ortaya koydu.
İmamoğlu'nun serbest bırakılma ihtimali her geçen saat kuvvetlenirken, tutuklanarak Silivri’ye gönderilmesi işin gündemin pik noktası oldu.
İBB’ye yapılan operasyon daha ilk gününde de etkisini göstermişti. Bu operasyon sadece siyasi bir hamle olmakla kalmamış; ekonomiye de doğrudan etki etmişti. Operasyonun ilk günü altın ve döviz hızla yükselirken, yabancı yatırımcılar paniklemişti.
Hafta sonu yaşadığımız bu hukuki gelişme, bu sabah saatlerinde piyasaları nasıl etkileyecek hep birlikte göreceğiz.
Uzatmayacağım; ekonomik istikrar, yalnızca rakamlardan ibaret değildir; güven ve öngörülebilirlik de bu sürecin en önemli unsurlarıdır.
İç siyasi gelişmelerin ekonomiye doğrudan etkisi olduğu gerçeği asla ve asla göz ardı edilmemelidir.
Bugün pazarlarda yaşanan çürük sebze gerçeği ve halk ekmek kuyrukları, yalnızca ekonomik politikalarla değil, genel istikrar ortamıyla da doğrudan ilişkilidir.
Önümüzdeki dönemde, bu dengenin nasıl şekilleneceği, atılacak hukuki adımlara bağlı olacaktır.
Ancak unutulmamalıdır ki, toplumun refahı ve geleceği her şeyin üstünde olmalıdır.
Yarın görüşmek üzere.
Sevgi ve saygıyla...
