"Şehirden Köye: Bir Adamın Doğayla Buluşma Hikayesi"

TAKİP ET

Şehir yaşamının kargaşasından kaçıp köy hayatına geçerek hayatında yeni bir başlangıca imza atan Erol Altıntaş, bu önemli geçişin arkasındaki motivasyonları, yaşadığı zorlukları ve yeni yaşamında karşılaştığı ilgi çekici olayları paylaşmak için kapılarını Gazete Arena'ya açtı

Öncelikle sizi tanıyalım. Bize kendinden bahseder misiniz Erol Bey

Adım Erol Altıntaş, 47 yaşında iki çocuk babasıyım. Çalışmaya hayatına çok erken atıldım. Harfiyat ve Nakliyat sektöründe faaliyet göstermekteyim. Yaklaşık 25 yıldır bir fiil çalışıyorum. İşim icabı Türkiyenin bütün bölgelerine seyahat etme fırsatı buldum. Son olarak Covid-19 salgını ile birlikte insanlar topluluk olarak değil de bireysel faaliyetlerle vakit geçirmeye biraz daha alışmış olduğunu düşünüyorum. 1 yıl önce aldığım kararla ailemle birlikte buraya taşındım. Yaşımın verdiği durağanlık isteğiyle de olabilir bilmiyorum ama şehrin gürültülü ve yorucu hayatından da kaçtım diyebiliriz.

Biraz da bulunduğumuz mevki hakkında bilgi verebilir misiniz? Burası neresi

Şuanda Çelikalan Köyü’nde bulunuyoruz. Köyümüz 2012 yılında köy statüsünden mahalle statüsüne alındı 950 kişilik bir nüfusa sahip bir köy. Köyümüzde bulunan ahali genel olarak tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Büyük fındık bahçelerimiz var. Ayrıca her ağustos ayında düzenli olarak Kadırga Şenlikleriyle birlikte ziyaretçilerini ağırlıyor.

Erol Bey şehir hayatından köy hayatına geçmeye nasıl karar verdiniz ? Nasıl bir süreç oldu ?

Buna bir karar diyemem açıkçası. Bazen hayatın bizi beklenmedik yerlere götürdüğü olur, değil mi, kendimizi burada bulduk. Belki baba ocağı aidiyetinin güveni, sıcaklığı  belki salgın hastalık psikolojisi belki daha basit bir yaşam, doğanın keşfi veya kişisel değişimim belki içgüdülerim beni bu yaşam tarzına yönlendirdi ve kendimi burada buldum.

Köy hayatına geçiş süresince ne gibi zorluklarla karşılaştınız ?

Avantaj ve dezavantajlarını yaşamadan bilemeyebilirsiniz ama;  bi kere hayatı idame ettirecek ekonomik durumun hesabı önemli, ulaşım önemli, konfor alanını terk etme kafası önemli, eşyayı azaltmak önemli, doğaya katkı sunmak-yardım etmek önemli. Tüm bunları düşünerek bir an önce hayata geçirmek gerekliliği strese sebep olmayandır düzen içinde hareket etme kabiliyeti geliştirmek zorlu bir süreçti diyebilirim.

Günlük bir rutininiz var mı ?

Erkenden uyanıp bahçeye inmek ve bahçe işlerini yapmak ve geceleri gökyüzünü gözlemlemek rutinim oldu. Birde amatör olarak fotoğraf  çekiyorum ki doğa burada olanca güzelliğiyle bize kendini sunuyor.

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz veya boş zamanlarınız oluyor mu daha doğrusu ?

 Boş zaman demeyeyim de rutin yapmaya çalıştığım işler- şeyler; köyün doğal güzelliklerini keşfetmek için doğa yürüyüşleri, ormanlık alanlarda yürümek, kuşları gözlemlemek ve temiz havanın tadını çıkarmak harika bir deneyim. Bahçe İşleriyle uğraşmak; sebze dikmek-sulamak-hasat etmek, çiçekleri sulamak çok keyifli.  Fotoğraf çekmek en keyif aldığım uğraş; bu aralar gece gökyüzü fotoğrafı çekmek en favori eylemlerim arasında yer alıyor

Buradaki yaşantının ne gibi zorlukları oluyor artıları ve eksilerinden Bize biraz bahseder misiniz ?

Bence sağlık ve eğitimden dolayı icap ettiğinde yaşadığın yeri değiştirebilir aksi durumda buna gerek olmadan her yere uyum sağlanabilir. Tabi herkesin uyum süreci farklıdır. Kendi ihtiyaçlarını anlayıp ona göre hareket etmek dezavantajları da ortadan kaldırır. Ama yineliyorum köyde sağlık ve eğitime erişim imkanları kısıtlıdır. Bir diğer konu yaşamını idame ettirecek iş veya kazancın da önemli. Eğer ekonomik getirisi olan bir imkanın yoksa ya köyde bunu sağlayacak işlerle ilgileneceksin ya da işin gücün nerdeyse ve ulaşım imkanin varsa oraya gidip geleceksin. İşte burda köyün ulaşım durumu işin içine giriyor. Buda yerine göre dezavantaj olabilir.

Sizin gibi şehir hayatından köy hayatına geçmek isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olabilir ?

Köy hayatı sakin ve yavaş akıyor, doğayla iç içesin tabiyki. Ama benim için şöyle de oldu: burada işler hiç bitmiyor. Onun için köyde şehirli mantığını bir kenara bırakacaksın ve yavaşlamayı öğrenip yaşamalısın. bence burada ki en önemli ayırt edici nokta bu. Bir diğeri eşyayı azaltıp sakinliği ve dinginliği hissedeceksin ki ruhun huzur bulsun. Bir diğeri hususta şöyle, doğanın sesini dinleyeceksin; senden ne istiyor? Ona nasıl yardım edebilirsin öğreneceksin: hayvanları korumak, doğayı tahrip etmemek ve atık oluşturmamak ve yahut oluştuysa o atığı doğaya uygun değerlendirmekte çok önemli. Doğaya en büyük katkımız bu olur bence!

Şimdi geriye dönüp baktığınızda, köye taşınmanın size kattığı en önemli şey nedir?

Köy yaşamının bana kattığı en önemli şey biraz durağanlık ve doğayla iç içe olmak. Burada böyle bir yaşam varmış diyoruz en başta. Sürekli doğayla iç içeyiz. Gerek gündüz gerek gece dolu dolu yaşayabiliyoruz.

Öncelikle bizleri ağırladığınız için çok teşekkür ediyoruz Erol Bey. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey varsa dinlemekten mutluluk duyarız.

Öncelikle ben teşekkür ederim. Son olarak herkesin böyle şehrin gürültüsünden ve temposundan kaçacak bir yer bulmasını tavsiye ediyorum. Ben böyle bir yol buldum. Ama illa köye yerleşerek bunu sağlayacağız diye bişey söz konusu değil tabi ki, farklı çeşitli aktiviteler ve etkinliklerde olabilir. Son olarak bana bu yolda yardımlarını esirgemeyen, her zaman destek olan  ve madden ve manen her zaman yanımda olan ablam ve aynı zamanda komşum Fatma ve Recep Pak çiftine teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca da Gazete Arena ailesine de benimle böyle güzel bir sohbet ayrıcalığı sağladıkları için teşekkür ediyorum.